Daha Önden Bir Bilet

Bir süredir görüşemiyoruz, biliyorum yazamadım.

Gatesnotes.com’u takip edenler bilirler, bir süredir Gates de yazmıyor, yani Gates’in yazmadığı yerde bana çok da söz düşmez diye düşünmek istiyorum. Unutmayın ki, Gates vakfını yöneten bir emekli, ben deliler gibi çalışıyorum.

Fakat, haberler güzel, ve bilmenizi istediğim bir kaç bir şey var. Sabrımızın sınandığı, güzel şeyler duymaya uzun bisiklet yolculuklarında karşılaşılan köy çeşmesi muamalesi yaptığımız şu günlerde gerçekten bilmenizi istediklerim var.

Esnaf babaların, bordrolu çocuklarının çıkmazlarını bilir misiniz?(Abi selam!) Kulağınıza gelmiştir şurdan ya da buradan, hep bir mukayese vardır, hep “neden kapadınız?” “kapamasaydınız ne olurdu?” sorusu babanınızn işletmesinin kepenklerinin bir çapraz uzağında, belki sevdiklerinizin belki “şimdi ne alaka” dediğiniz kimselerden çıkıp geliverir.

Burada unutulmaması gereken, babanızın dükkanının şu an bir ressam atölyesi olması, annenizin dükkan-ev arası geçen hayatlara aşinalığı değil; Şovun Devam Etmek Zorunda Olduğudur. İşte bu yazıda tam bunu sevenler için, Sahnede sevdiğiniz bir oyun, suyun hızlıca akıp gidişinde izlemekten hoşlandığınız küçük ışık oyunları varsa, sahneye yakın olmak kalp atışlarınızı hızlandırıyorsa, yeniden hoşgeldiniz! Oturun Konuşucaz.

Sahneyi, hafif şaşkınlıkla, sıra size geldiğinde kalabalığa nasıl bir gösteri yapacağınızın hayaliyle izlerken, bir gün hikayenin bir yerinde size şunu soracaklar:

“Sen ne istiyorsun?”

Yes, işte duymaya bayılacağınız bu soru, kulaklarımda hafif tınılarla gidip gelirken, bir masadayım, burası bir toplantı odası değil. Saat 18:13, önümde bir çay var, kulaklarımda ne zaman göz göze gelsek Gangsta’s Paradise” çalıyor, bir sözleşme arifesinde ofisin koridorlarında bir ileri bir geri yürüyorum saat 23:51.

Kimse, ne istediğinizi üzülerek belirtiyorum ki sizden iyi bilemeyecek, şov devam ederken sizde kestirmekte zorlanıyor olacaksınız, o kadar spot, o kadar kareografi buna asla izin vermeyecek. Ne istediğinizi bulma yolculuğunda sizi direksiyonu emanet ettiğim kişiyle tanıştırmak istiyorum bugün:

Daniel H. Pink.

Daniel Bey, “Aklın Yeni Sırları” ve “Drive 2.0″ın yazarı, bizim konumuz Drive 2.0 olacak. Drive 2.0’da Daniel Abi:

“sanayi devrimiyle başlayan dış kaynaklı motivasyona yönelik çalışma koşullarının yaratıcılığı körelttiğı düşüncesinden yola çıkarak motivasyonun iç kaynaklı olması gerektiğini ve böyle olduğunda ise insan yaratıcılığının ortaya çıktığını savunuyor.

içsel motivasyonu giriş çıkış saatlerinin kesin ve net kurallara bağlı olmadığı çalışanların istediği zaman gelip istediği zaman çıktığı çalışma ofisleri, çalışanların işleriyle ilgili istedikleri bir projeyi yaratmayı sağlayan özerklik saatleri gibi birçok durumu kapsıyor.”

Örneğin google‘da gördüğümüz doodle gibi birçok yaratıcı fikir bu özerklik zamanlarından çıkıyor.

Ne istediğimle tanışıp, el sıkışırken bu yıl bağlı bulunduğum organizasyonda sahneye daha yakın bir bilet edindim dostlar, tam olarak size hayatın anlamını sunamam belki ama, bütün yolculuğu ve yarını neye benzettiğimi söyleyebilirim:

Öğrenciyken Newyork’ta bir tiyatro oyununa gitmiştim, 48 odalı bir evde, her odasında birbiriyle bağlantılı performans izleyerek ilerliyordunuz ve bu 48 oda içinden yaptığı kombinasyona göre herkes farklı bir hikaye ile ayrılıyordu odadan. Beraber gittiğimiz arkadaşımın hikayesinde kahramanımız lotoyu tutturup 84ünde golf oynarken kalp krizine yeniliyordu, benim takip ettiğim hikayede 4.evliliğinden çocuklarıyla bir Fransaya yerleşti. Tüm bu yolculuğun bende bıraktığı intiba bu, hepimiz seçimlerimize istinaden, farklı performansları izliyor, farklı br tat ile çekiliyoruz sahneden.

Daniel sayesinde, Şovun devam etmesi gerektiğini biliyorum, bazen farklı bir odadan farklı bir kıtada uyanma ihtimali çıksın istiyorum deliler gibi, bazen sadece bir sonraki odada sadece “kazanmış” olduğumuzu duymak istiyorum. Hiç hesapta yok, yine de bazen annem, babamın dükkanını soruyor, “hiç gerek yok” diyorum, “ben bizim için en iyisini düşündüm”.

Daniel’e en azından bir iki tatil gününüzü ayırın, “ne istediğiniz” sorulduğunda hazır olmak, kendinize yapacağınız en büyük iyilik.

Bir sonraki yazıya kadar, kendinize dikkat edin. Yarının iyiliğine inanan, çok çalışan herkese çok selam.

Birbirimize iyi bakmamız lazım, çok işimiz var.

Saygılarımla

Sertaç

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir